"Biz sadece en yetenekli kişileri işe aldık.
Onlara ne yapmaları gerektiğini söylemedik,
onlar zaten ne yapmaları gerektiğini biliyorlardı."
Steve Jobs
İnsan kaynakları uzmanları için en kritik süreç personel seçme ve yerleştirme sürecidir. Çünkü kısa süre içerisinde adayı tanımak, o iş için doğru kişi olup olmadığını anlamak, klasik tabirle doğru işe doğru kişiyi seçmek ve o kişinin sürekliliğini sağlamak firma nezdinde insan kaynaklarının başarısını göstermektedir. Bu nedenle iyi bir insan kaynakları uzmanının avcılık yeteneğinin olması gerekiyor ki iyi yetenekleri avlayarak firmasına alabilsin. Bu noktada çeşitli testler, envanterler eh biraz da İK Uzmanının kişisel özellikleri ve mesleki tecrübesi devreye girince yeni yetenekleri avlama olasılığımız artıyor. Ama ya sonrası?
Yetenek yönetiminde yeteneği seçmekle iş bitmiyor. Adı üzerinde yeteneği yönetmek gerekiyor. Bunu 3 aşamalı bir süreç olarak değerlendirebiliriz: ”CEZBET-GELİŞTİR-ELDE TUT” Yetenekli çalışanları cezbetmek için işverenin/firmanın cezbedici olması gerekiyor. Günümüzde firmalar bunun için burası çalışılabilecek en iyi işyeri imajını vermeye işveren markası olmaya çalışıyorlar. Yetenekleri geliştirmek içinse onlara daha serbest ve özerk çalışma ortamları ve performanslarını ortaya çıkarma imkânı veriyorlar.
Çalışanı elde tutmak da kendi içinde üç aşamaya ayrılıyor:
1.aşama, memnuniyet; çalışan firmasından memnundur ama bir teklif geldiğinde anında gidebilir.
2.aşama, sadakat; bu noktada dışarıdan teklif gelse bile çalışan firmasını tercih ediyor.
3.aşama ise bağlılık; bunların toplamıyla birlikte adanmışlığı ifade ediyor. Çalışanın firması için özveriyle, adeta şirketin sahibiymiş gibi çalışmasını ifade ediyor.
Peki, Biz Bu Aşamalarda Ne Kadar Başarılıyız?
Randstad İnsan Kaynakları Trendleri ve Ücret Araştırması’nın(2017) Türkiye’de farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerden 233 karar alıcıyla yürüttüğü ankete göre şirketlerin 2017 senesinde karşılaştığı en büyük zorluğun yetenekli çalışanları elde tutmak olduğu ortaya çıktı. Ankete katılanlara yaşadıkları temel İnsan Kaynakları zorlukları sorulduğunda yüzde 41,2’si “En iyi çalışanları elde tutmak” yanıtını verdi. Katılımcıların yüzde 39,1’i yaşadıkları ikinci en büyük zorluğun “Ücret beklentilerini yönetmek” olduğunu söyledi. “Yetenek çekmek” yüzde 38,2 ile üçüncü sıraya yerleşirken, performans ve verimliliği artırmak ise yüzde 37,3’lük oranla dördüncü temel zorluk olarak belirtildi. Ankete göre “Çalışanların istifa nedenleri arasında birinci sırada daha iyi bir ücret arayışı geliyor. ‘Kariyer gelişimi için daha fazla fırsatın bulunduğu şirketlerde yeni bir iş bulmak’ ise çalışanların şirketlerinden ayrılmasına neden olan ikinci etken.
Aslına bakacak olursanız yetenek yönetimindeki sorunumuz aynı zamanda çözümümüz. Kariyer gelişim imkânı ve rekabetçi ücret, yeteneği elde tutabilmek için bir şirketin sağlayabileceği en önemli imkân olmakla birlikte çalışan kayıplarının yaşanmasındaki en önemli neden de... Yetenekli çalışan kendisi için şirkette bir gelecek gördüğü sürece elde tutulabiliyor. Kendisi için gelecek olmadığını düşünen yetenekler çok kısa sürede ayrılma kararı alabiliyor.
Sorun ortada çözüm de ortada aslında… İnsana dokunan kaynağını insandan alan bir is yapıyoruz. Zaman değişiyor, is anlayışları, fikirler, üretim sistemleri, ihtiyaçlar, kuşaklar değişiyor Bu değişim içinde bizlerde fark yaratan uygulamalar ortaya koymalıyız. Yabancı kökenli şirketlerin Happy Hours uygulamalarını bir kenara bırakıp yaza merhaba konseptli pikniklerden uzaklaşıp, reel sonuçlar vermeyen performans raporları yerine akılcı performans değerlendirme sistemleri kurarak, insan kaynakları süreçlerini ücret ve özlük işlemlerinin ötesinde algılayarak YERLİ, FARKLI, TOPLUMSAL VE BİREYSEL BEKLENTİLERE UYUMLU, İNSANA DOKUNAN bize ait bir insan kaynakları yönetim modeli oluşturmalıyız. Yoksa bu kopyala yapıştır insan kaynakları modeliyle daha çok yetenekleri elimizden kaçırırız.
Gamze ÖZYEDEK
İdeal Psikolojik Danışmanlık Ve Kariyer Gelişim Merkezi
Kurucu Eğitmen/İnsan Kaynakları Uzmanı